hareketlı gül | |
VEDA HUTBESİ | |
HADİS | HADİSİ ŞERİF | |
|
yaziciya@hotmail.com |
|
|
| GAVSIMIZIN RAHATSIZLIGI. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
mecnun Admin
Mesaj Sayısı : 515 Kayıt tarihi : 28/03/09 Yaş : 54 Nerden : İSTANBUL / KARTAL
| Konu: GAVSIMIZIN RAHATSIZLIGI. Salı Mart 31, 2009 5:13 pm | |
| Kategori: MenziL Siirtli Hacı İdris Anlatıyor:
GAVSIMIZIN RAHATSIZLIĞI
Gavs hazretlerin rahatsızlandığını ve tedavi maksadı ile Diyarbakır'a gittiğini öğrendim. Bu haberi aldıktan sonra içime bir ateş düştü artık yerimde duramıyordum ille onu görmem gerekiyordu yada onun yakınlarında olmak istiyordum. Bu ateşle diyarbakıra vardığımda gavsımızın dr. ahmet beyin evinde kaldığını öğrendim. Yanlız eve kimseyi almadıklarını söylemişlerdi.
Korkarak eve vardığımda kapıyı çaldım içerden birisi "kimdir o" dedi.
"ben idris" dedim "siirtli idris"
içerden "senmisin idris" diyen sesi duyunca bildim'ki bu molla şeyhmustur
molla şeyhmusla biz eski arkadaştık.
Tanıdık birinin sesini duymak beni cok rahatlatmıstı
"Oooh artık eve rahatlıkla girebilirim" dedim içimden.
Dedim "şeyhmus aç kapıyı gavsımı ziyarete gelmişim"
Şeyhmus yavaşça kapıyı araladı
"idris içeri girmek, ziyaret etmek yasaktır" dedi.
Ben gülerek "şeyhmus benim oğlum benidemi içeri almayacaksın, banadamı yasak" dedim
Oda "vallah idris yasaktır herkese hemde sanada" deyince çok sinirlendim,
"Ey vicdansız molla şeyhmus sen bilmiyormusun gavsla benim aramda kimse yoktur, sonra sen niye yasak diyorsun, hele gavsımıza bi sor o kabul etmezse başımla beraber" dedim.
Ama molla şeymus da değişen hiç bir şey olmadı ve
"İdris kusura bakma gavsımız odasında yatıyor yanına gidip onu rahatsız edemem" dedi.
Bende hem çok mahsun oldum, hemde molla şeyhmusa çok kızdım.
Çaresizlik içinde gidip kapının karşısındaki kaldırıma oturdum, ellerimide başımın arasına alıp yüzüme kapanan kapıya bakıp beklemeye başladım...
Ben bu şekilde çaresizce kapıya bakarken epeyce sonra molla şeyhmus kapıyı açtı bana eliyle "gel gel" yaptı.
Ben zannettim kalbi yumuşadı ve beni içeri alacak, o heyecanla koşarak yanına vardım.
Dedim "buyur kurban".
Beni omzumdan sıkarak "İdris biraz benim yerimde dur ben gidip geleyim sakın içeri kimseyi alma" dedi.
bende ona "sen hiç merak etme babam gelse içeri almam" dedim.
içeri girip, kapıyı üç kere (şak şak şak) kilitledim.
Doğruca merdivenlerden bir üst kata çıkarak Gavsın kaldığı odanın kapısına gittim.
Kapıyı usulca araladım ve İçeriye baktım Gavsımız üstü örtülü bitkin ve halsiz bir şekilde gözleri kapalı öylece yatıyordu.
Öyle mahsun oldumki, kapısının önüne oturup ağlamaya başladım.
Biraz sonra kapı çalındı hemen koşarak kapıya indim
kim o diye Seslendim dışardaki "ben şeyhmus" dedi
Bende ona "ne istiyorsun" dedim
Dedi "kapıyı açsana ben geldim".
Bende ona gayet sert bir şekilde "yasaktır" "beni buraya koyan arkadaş sakın içeri kimseyi alma diye tembih etti" dedim.
Ne kadar bana kızdıysada yalvardıysada onu içeri almayınca söylene söylene evin önünden ayrılıp gitti.
O gidince bende kilidin üstüne birde sürgü çektim, tekrar yukarı çıktıp kapının önüne oturdum.
Aradan biraz zaman geçmiştiki.
Birden aşağıdaki dış kapının açıldığını duydum.
merdivenlerden birileri gürültüyle çıkıyordu.
ben nasıl kapıyı açtılar acaba kim bunlar diye düşünürken iki kişi göründü
kapıya doğru gelen bu iki adamlar esmer tenli, sarıklı, cübbeli ve çok heybetliydiler adeta nutkum tutulmuştu ne işiniz var burada bile diyemeden Gavsın odasına giriverdiler,
bende telaşla arkalarından içeri girdim
Gavs onları bekliyormuş gibi yorganı üstünden ayaklarına doğru iterek biraz doğruldu bende telaşla gavsımın sırtına bir yastık koyarak doğrulmasına yardımcı oldum.
O iki heybetli adam gavsımın ayak tarafında büyük bir edeple adapta durdular.
Gavsımız onlara benim o zamana kadar hiç duymadığım bir dilde birşeyler söyledi. ( hacı idris arapça, kürtçe,türkçe ve birazda farsça biliyordu.)
Benim anlamadığım dilden bir şeyler konuştular.
Tavırlardan anladığım kadarıyla onlar birşeyler soruyordu gavsımızda cevap veriyordu
Sonra o iki kişi geldikleri hızla çıkıp gittiler.
Giderken bana da bir bakış fırlattılar ve yine bana bir selam bile vermeden geldikleri gibi sert adımlarla çekip gittiler.
Ben hala o kilitli ve sürgülü kapıyı nasıl açtılar diye düşünürken doktor ahmet bey eve geldi.
Ona olup bitenleri heyecanla anlattım sen bunların kim olduğunu gavsa sor dedim
Oda bana ben soramam madem sen şahit oldun gel sen sor dedi Doktor ahmet bey benim elime bir peçete verdi ortasınada ilaçları koydu, kendide bir bardak su alıp hadi gel beraber içeri girelim dedi
Beraberce içeri girdik ben yine sorayımmı sormayımmı diye düşünürken Ahmet bey; "kurban o gelenler kimdi acaba" ? "İdris çok merak ediyor" Dedi.
Gavsımız; onlar abdal idi. Hindistan tarafından geldiler. Bir mesele hakkında soru sordular
Ben dayanamadım "kurban ne sordular" dedim.
Gavsımız tebessüm etti.
"O bizde kalsın" buyurduktan sonra "Şahı haznenin himmeti büyüktür" dedi.
Bir sofinin hatıraları -Adem TOPAL-(BU OLAYIN ABDÜLHAKİM EL HÜSEYNİ (KS) HZ.LERİNE AİT OLMA İHTİMALİ VARDIR. "ŞAHI HAZNENİN HİMMETİ BÜYÜKTÜR." BUYURUYOR.) | |
| | | | GAVSIMIZIN RAHATSIZLIGI. | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |