hareketlı gül | |
VEDA HUTBESİ | |
HADİS | HADİSİ ŞERİF | |
|
yaziciya@hotmail.com |
|
|
| FUZULİ KONUŞMAK. (MALAYANİ) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
mecnun Admin
Mesaj Sayısı : 515 Kayıt tarihi : 28/03/09 Yaş : 54 Nerden : İSTANBUL / KARTAL
| Konu: FUZULİ KONUŞMAK. (MALAYANİ) Çarş. Nis. 01, 2009 1:57 pm | |
| "Müminler, onlar, ‘tümüyle boş’ şeylerden yüz çevirenlerdir." (Mü’minun Suresi, 3)
Peygamberimiz konuşmalarında ümmeti için sözlerin en iyisini ve güzelini seçerdi. Konuşma tarzını beğenmediği kişileri derhal uyarırdı. müminlerin söz ile birbirlerini kırmalarına izin vermezdi.
Resulullah boş ve yararsız sözler söyleyecek olan kişinin sükut etmesinin daha yararlı olacağını söylemiştir. Bir başka hadiste ise "sükut eden kurtulmuştur"(Tirmizi) buyurmuştur. Bu konuda Hz. Muhammed’in birçok hadisi bulunmaktadır.
"Midesinin, edep yerinin ve dilinin şerrinden korunan kimse, bütün kötülüklerden korunmuş olur." (Deylemi)
"Müjde o kimseyedir ki sözünün fazlasını tutmuş ve malının fazlasını infak etmiştir." (Bezzar)
"Hayır olmayan şeyden dilini çek, ancak bu sayade şeytana galebe çalarsın." (Taberani)
"Allahu Teala herkesin dilinin yanındadır. Yani söylenen her sözü bilir. O halde konuştuğu sözde Allah’tan korksun." (Hatib)
Allah’ı görüyor gibi O’na ibadet et ve kendilerini ölülerden say. İstersen bütün bunları içine alan daha mühimini haber vereyim? Dilini tut.
Bir söz söylerken düşünerek söylemek mümine yakışan güzel bir davranış olur. Düşünmeden söylenen bir söz bazen istenmeyen yerlere gidebilir ve değer verdiğimiz insanları incitebilir. Bu söz eğer İslami bir konu içeriyorsa daha da hassas olmamız gerekir. Resulullah buyuruyor ki: "Müminin lisanı kalbinin ötesindedir. Bir şey söyleyeceği zaman önce onu düşünür ve sonra konuşur. Münafık bunun aksine kalbi dilinin ötesindedir. Bir şey söyleyeceği zaman, düşünmeden onu söyler."(Haraiti)
Konuşurken laf fazla uzatılmamalıdır. Anlatacak konu kısa ve öz bir şekilde anlatılmalıdır. Bu sayede hem konuşulan kişinin fazla vakti alınmamış olur, hem de Resulullah’ın sünnetine riayet edilmiş olunur.
"Dikkat edin, derin sözlere dalıp gereksiz yere lafı uzatanlar helaka uğramışlardır." (Müslim)
"Bir zaman gelecek ki, insanlar insanlar sözlerini, ineklerin otu gevelemeleri gibi geveleyip duracaklar." (Ahmed)
Sözlerimizde çirkin, avami, argo ve müstehcen kelimelerden kaçınmalıyız. Bu tip konuşmalar bir süre sonra kalbin katılaşmasına ve konuşmaların fiillere de yansımasına sebebiyet verebilir. Nitekim Resulullah buyuruyor ki: "Aman fahiş, açık ve çirkin sözlerden kaçını; zira Allah çirkin sözleri ve fahiş konuşmaları sevmez."(Hakim)
"Mümin taa’n etmez, kimseye dokunmaz, lanet etmez, fahiş söz söylemez ve kimseyi yermez." (Tirmizi)
Müminler birbirlerine karşı yaptıkları suçlamalarda dikkatli olmaları gerekir. Eğer yaptığımız suçlama doğru değilse ahirette beklenmedik şekilde kul hakkı olarak karşımıza çıkabilir.
"Bir kimse bir kimseyi küfür ve fısk ile itham eder de itham edilen kimse böyle olmazsa bu itham, itham edene döner." (Buhari)
"Ey insanlar, ashabım, kardeşlerim ve yakınlarım hususunda beni düşününüz ve onların aleyhine konuşmayınız. Ey insanlar, biri öldüğü zaman onu kötülükleriyle değil iyilikleri ile anınız." (Müsned)
"Kim din kardeşinin tevbe ettiği bir günahından dolayı ayıplarsa, o günah ile müptela olmadan ölmez." (Tirmizi)
"En büyük hıyanet, arkadaşına verdiği bir sözde o sana inandığı halde yalan söylemektir." (Buhari)
"Yazıklar olsun o kimseye ki, milleti güldürmek için yalan söyler. Vay ona, vay ona." (Ebu Davud-Tirmizi)
Dinimizde, çok istisnai durumlar haricinde yalan kesinlikle yasaklanmıştır. Resulullah Efendimiz, yalanın küçük ve büyük yalan olarak ayırımının yapılamayacağını ve yalanın her türlüsünü kınadığını söylemiştir. Peygamberimizin bu konudaki duası şöyledir:
"Allah’ım kalbimi nifaktan, edep yerimi zinadan ve dilimi yalandan temizle." (Hatib)
"İnsan bir yalan söylediği zaman onun pis kokusundan melekler bir mil mesafe uzaklaşır." (Tirmizi)
Kuran’da gıybet (dedikodu) etmek, ölü kardeşinin etini yemekle aynı görülmüştür. Peygamberimizin hadislerinde de gıybetin müminler arasında tesanütü kıracağı ve kul hakkının oluşmasına sebebiyet vereceği söylenmiştir. Ayrıca müminlere tecessüsle bakmak, onların kusurlarını araştırmak, gıybet kadar büyük bir günahtır. Nitekim Hz. Muhammed miraçta karşılaştığı bir olayı şöyle naklediyor: "Miraca çıktığım gece, tırnakları ile yüzlerini tırmalayan birtakım kimseler gördüm. Cebrail’e ‘bunlar kimdir’ diye sordum. Cebrail de ‘bunlar insanları gıybet edip gizli hallerini araştıranlardır’ dedi. (Ebu Davud)
"Ey dili ile iman edip kalpleri ile inanmayanlar, müslümanları gıybet etmeyin, onların gizli hallerini araştırmayın. Kim mümin kardeşinin gizli hallerini araştırırsa Allah’ta onun gizli hallerini ortaya çıkarır." (Ebu Davud)
‘Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz? Kardeşlerinizi hoşlanmayacağı şey ile anmanızdır’ buyurdu. Bunun üzerine ‘söyledikleriniz o adamda varsa buna ne buyurursunuz’ diyenlere Resul-i Ekrem ‘söylediğiniz kusurlar onda varsa işte o zaman gıybet olur, yoksa iftira etmiş olursunuz.’ (Müslim)
"Bir kimse kardeşinin ırz ve şerefine gıybet edene müdahale ederse, Allah o kimseyi kıyamet günü cehennemden uzaklaştırır." (Tirmizi) | |
| | | | FUZULİ KONUŞMAK. (MALAYANİ) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |