hareketlı gül | |
VEDA HUTBESİ | |
HADİS | HADİSİ ŞERİF | |
|
yaziciya@hotmail.com |
|
|
| NAMAZDA HUŞU. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
mecnun Admin
Mesaj Sayısı : 515 Kayıt tarihi : 28/03/09 Yaş : 54 Nerden : İSTANBUL / KARTAL
| Konu: NAMAZDA HUŞU. Paz Mart 29, 2009 3:00 am | |
| Huşu, Allahü teâlâdan korkmak demektir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Namazları cemaatle, huşu ve hudû ile kılmalı; çünkü insanı iki cihanda felaketlerden, sıkıntılardan kurtaracak, ancak huşu ile kılınan namazdır. İki âyet-i kerime meali: (Namazlarını huşu ile [Kalbleri Allah korkusuyla dolu, tadil-i erkana uyarak] kılan Müminler, muhakkak felah buldu [kurtuluşa erdi, zafere kavuştu.]) [Müminun 1, 2] (1/85)
Namazın kusursuz olması, farzlarını, vaciblerini, sünnetlerini ve müstehablarını yerlerine getirmekle olur. Namazda huşu, yani her uzvun tevazu göstermesi, bu dört şeyi yapmaktır. Kalbin hudûu, yani Allah korkusu da yine bunları tam yapmakla olur. (Kalb hazır olmazsa, namaz da olmaz) hadis-i şerifi, kalbin, yukarıda bildirilen dört şeyin yapılmasında hazır olması, uyanık olması demektir. Yani bunların hepsinin yapılmasında gevşeklik olmamasına dikkat etmektir. (1/305)
Namazın kabul olmasının şartı, haramlardan sakınmak, huşu ve takva ile kılmak ve malayaniyi terk etmektir. (Miftah-ul-Cennet)
Takva, dokuz azasını haramdan ve mekruhtan korumaktır. Malayaniyi terk, dünya ve ahirete yaramayan işi terk etmek demektir.
Namazda dünya işlerini düşünmek ihlas noksanlığından ileri gelir. Buna sebep olan eksiklikleri gidermeye çalışmalıdır. Her iş, Allah rızası için yapılırsa, ihlas elde edilir. Namaza başlarken, Allahü teâlâyı görür gibi, edeple namaza başlamalı ki, namaz hakiki namaz olsun. Eğer beden namazda, kalb başka yerde olursa, o namaz sahih olsa da, makbul bir namaz olmaz. Bunun için, “La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil’azim” dedikten sonra, namaza başlamak faydalıdır. İslam Ahlakı kitabında da deniyor ki:
İmama uyunca, imam Fatihayı okurken, (Sağımda Cennet ve solumda Cehennem, ensemde Azrail aleyhisselam, karşımda Beytullah, önümde kabir ve ayağımın altında sırat, acaba benim sualim kolay olur mu? Ettiğim ibadet, ahirette başıma taç, yanıma yoldaş ve kabrimde ışık olur mu? Yoksa kabul olmayıp, eski bez gibi yüzüme vurulur mu?) diye tefekkür etmelidir. (Miftah-ül-cennet)
Mümin, Allah’tan korkup rahmetinden ümidini kesmemesi ve hatalarından dolayı utanması lâzımdır. Namazda bu sıfatlardan ayrılıyorsa, fikri dağınık ve vesvese mevcut demektir. Görmek, düşünmeye sebeptir. Bu bakımdan insanı meşgul edecek şeyleri, gözün gördüğü yerlerden kaldırmalı. Namazı loş bir karanlıkta kılmalıdır. Nakışlı seccade yerine, düz olanlar tercih edilmeli. Kıble duvarı sade olmalı, herhangi bir resim asılı olmamalı. Sağa sola veya karşıya bakmamalı.
Namaza başlarken, Allah’ın huzuruna durduğunu, bu huzurda gafil olmanın tehlikesini düşünmeli ve kıyametin korkunç manzarasını hatırlamalı. Kalbi meşgul eden, dünyevî istek ve arzulardır. Nefse ceza verip, bunlardan kurtarmak gerekir. Ebu Talha hazretleri, bahçede namaz kılarken bir kuş daldan dala konup namazını şaşırtınca, koca bahçesini sadaka olarak verdi. Namazının noksanına kefaret olsun diye böyle yaptı. Nefsi çeşitli şekilde cezalandırarak kalbi toparlamaya çalışmalıdır. Tam huzura kavuşamıyorum diye, mücadeleyi bırakmamalı. Bir bardak dolu zeytinyağına ne kadar su konursa, o kadar zeytinyağı dökülür. Çünkü zeytinyağı, suya göre hafif olduğu için suyun üstüne çıkar. İkisi birleşmez. Dünya sevgisi ile ahiretin kalbdeki himmeti, zeytinyağı ile su gibidir. Bardak su ile dolu olunca, zeytinyağı orada bulunmaz. Dünya sevgisi, kalbi kaplamışsa, vesveseden kurtulmak mümkün olmaz. Dünya sevgisi ne kadar azsa, kalb huzuru o kadar fazlalaşır. Demek ki, kalbi toparlayabilmek için, dünyanın faydasız şeyleri peşinden koşmamalı. İlim ve ihlasla amel etmeye çalışmalı, göze çarpan ve kalbi meşgul eden şeyleri ortadan kaldırmalıdır.
Namazda mânasını biliyorsanız, okuduğunuzu düşünmek, iyi olur. Kendini Rabbinin huzurunda düşünmek ve o huzurda nasıl olması gerekiyorsa, öyle bulunmak çok iyidir. Kendinin son namazı olduğunu, son amelinin bu olduğunu, yahut kendini sırat üzerinde düşünüp kendini toparlamak, kibriya, azamet ve celâli huzurunda, kendini kartal pençesindeki serçe, yahut efendisinden kaçmış, yakalanıp tekrar efendisinin huzuruna götürülmüş köle gibi bilmek, yahut her an nimetleri içinde bulunduğu, her an kendisine muhtaç olduğu hakiki nimet sahibinin huzurunda nasıl durulursa, öyle durmak, hiç olmazsa, general karşısına çıkan bir er gibi bulunmak, namazda kalbi toparlamaya yardım eder. Dünyaya önem vermemek, işlerini mesele ve düşünce vesilesi yapmamak, geldiği gibi gider, ne olduysa öyle olur gibi, dünya hakkında hoşgörülü olup, namazda hep Rabbi ile olmak mühimdir gibi düşünceye sahip olmak faydalı olur. | |
| | | | NAMAZDA HUŞU. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |