hareketlı gül | |
VEDA HUTBESİ | |
HADİS | HADİSİ ŞERİF | |
|
yaziciya@hotmail.com |
|
|
| KERAMETLER. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
mecnun Admin
Mesaj Sayısı : 515 Kayıt tarihi : 28/03/09 Yaş : 54 Nerden : İSTANBUL / KARTAL
| Konu: KERAMETLER. Cuma Nis. 10, 2009 1:24 am | |
| İlmî (ilim hâlinde olan) kerametlerin hepsi ilham eserleridir. Bunun birkaç örneği şöyledir:
Hz. Ebu Bekir (ra), vefat hastalığında Hz. Aişe'ye şöyle demiştir: "Benden geriye kalan, sen, iki erkek ve iki kız kardeşlerindir." O bunu söylediği sırada, Hz. Aişe’nin iki erkek ve bir kız kardeşi vardı ve Hz. Ebu Bekir'in eşi hamileydi. Daha sonra bu hanım bir kız çocuğu doğurmuştur.
Hz. Ömer (ra) hutbe okurken, aniden, "Ey Sâriye! Dağa bak!" diye seslenmiştir. O sırada, Sâriye kumandasındaki İslâm ordusu çok uzak ülkelerde fetihlerle meşguldü ve o anda arkadaki dağ tarafından gelen bir düşman birliği tarafından vurulmak üzereydi. Bu durum, hutbe okuyan Hz. Ömer'e ilham edilmiş, kendisi de keramet kuvvetiyle uyarıda bulunup sesini yerine ulaştırmıştır.
Allah Rasûlü (as) şöyle buyurmuştur: "Sizden önceki ümmetlerde ilhama mazhar olan kimseler olmuştur. Bu ümmette de böyle birisi varsa o da Ömer'dir." (Müslim)
Enes şöyle demiştir: "Ben Osman'ı ziyarete giderken yolda bir kadın gördüm ve ona biraz dikkatlice baktım. İçeri girdiğimde Osman (ra) bana, 'Gözlerinde zinanın izleri olduğu hâlde bana gelirsin. Bilmez misin ki, gözlerin zinası harama bakmaktır.’ dedi. Ben hayret ederek, 'Allah Rasûlü’nden sonra vahiy mi var?’ dedim. Kendisi, 'Hayır! Bu vahiy değil, basiret ve ferasettir.’ dedi."
Ebu Said el-Harrâz (ra) şunu anlatmıştır: "Mescid'ul-Haram'a girdiğimde orada eski ve yamalı elbise giymiş bir fakir gördüm ve kendi içimden: 'Böyleleri insanların sırtında yüktürler.’ dedim. Adam dönüp bana baktı ve, 'Allah, içinizdekini bilir; O'ndan sakın.’(Bakara, 235) âyetini okudu. Ben, o düşüncemden pişman olup gizlice tevbe ve istiğfar ettim. Bunun üzerine de adam, 'O, kullarından tevbesini kabul edendir.’ ayetini(Şûra, 25) okudu."
Eş-Şiblî (ra) şunu söylemiştir: "Bir gün oturmuşken nefsimi muhâsebe ettim ve kendi kendime, 'Galiba ben cimriyim.’ dedim. Nefsimi itham ettiğim bu kötü huydan kurtulmak için de, 'Bundan sonra elime geçecek bir şeyi hemen götürüp bir fakire vereceğim.’ dedim.
Bu muhâsebeden biraz sonra yanıma Halife'nin bir hizmetçisi geldi ve onun tarafından bana gönderilen altmış altını bırakıp gitti. Ben de parayı alıp hemen evden çıktım ve bir fakir aradım. Biraz gidince, kör bir adamın berberde tıraş olduğunu gördüm ve yanına gidip parayı eline uzattım. Kör adam:
-Bunu tıraş ücreti olarak berbere ver, dedi. Ben:
-Bu az para değil, altmış altındır, dedim. Adam:
-Sen boşuna kendi kendine, 'Ben cimriyim.’ demedin, dedi. Adamın bu keşif ve ilhamına hayret edip parayı berbere uzattım. Berber, elini çekerek:
-Hayır, almayacağım. Çünkü ben bu adamı tıraş etmeye başlarken kendisinden ücret almamayı niyet ettim, dedi. Berberin bu âlicenaplığı da beni etkiledi ve elimdeki paradan iyice iğrendim. Ondan sonra da götürüp onu Dicle nehrine attım. Arkasından da:
-Sana değer verenleri Allah değersiz kılsın! dedim."
Hamza İbni Abdullah şöyle demiştir: "Ebu'l-Hayr et-Teynânî'yi ziyaret etmeye giderken kendi içimden, 'Ona selâm verip hatırını soracağım ve fakat evinde yemek yemeyeceğim.’ dedim. Kendisini ziyaret ettim, ondan sonra da çıkıp ayrıldım. Ben biraz gidince, baktım ki elinde bir tabak yemekle arkamdan geliyor. Gelip bana yetişti ve tabağı bana uzatarak: 'Artık evimde değilsin. Onun için bu yemeği yiyebilirsin.’ dedi."
Bu türlü keşif ve ilhamların hak olduğunu gösteren iki kesin kanıt vardır. Birincisi, doğru rüya hâlindeki keşif ve ilhamlardır. Bunlar rüya hâlinde olabilirlerse, uyanıklık hâlinde olmamaları için hiçbir sebep yoktur. İkincisi ise, Allah Rasûlü’nün tevatür derecesini bulan çok sayıdaki keşif ve ilhamlarıdır. Bu keşif ve ilhamlar vahiyden ve peygamberlikten ayrı şeyler oldukları için, onların Allah Rasûlü’nde görülmeleri, onun yolunda ve izinde olan sâlih ve muttaki kimselerde de görülebileceğini ortaya koyar.
Allah Teâlâ’nın bir semavî kitapta şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ben bir kulumun kalbine bakar da onda gâlip olan hissin beni anmak olduğunu görürsem, artık onu ben yönetirim, onunla ben oturup konuşurum ve kendisine ben ünsiyet veririm." | |
| | | | KERAMETLER. | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |