hareketlı gül | |
VEDA HUTBESİ | |
HADİS | HADİSİ ŞERİF | |
|
yaziciya@hotmail.com |
|
|
| DUA NIN DİNDEKİ ÖNEMİ. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
mecnun Admin
Mesaj Sayısı : 515 Kayıt tarihi : 28/03/09 Yaş : 54 Nerden : İSTANBUL / KARTAL
| Konu: DUA NIN DİNDEKİ ÖNEMİ. Salı Mart 31, 2009 9:22 am | |
| Dua, Allah’a yalvararak muradını istemektir. Allahü teâlâ, dua edeni sever, dua etmeyene gazap eder. Dua müminin silahı, dinin temel direklerinden biridir. Yerleri, gökleri aydınlatan nurdur. Dua, gelmiş olan belaları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mani olur. Allahü teâlâ, (Bana halis kalb ile dua ediniz! Böyle duaları kabul ederim) buyurdu. Bunun için, dua etmek, namaz, oruç gibi ibadettir. Yine (Bana ibadet yapmak istemeyenleri, zelil ve hakir yapar, Cehenneme atarım) buyuruyor. (Mümin 60)
Allahü teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, nimetlerini sebeplerin arkasından göndermektedir. Zararları, dertleri def için ve faydalı şeyleri vermek için de, dua etmeyi sebep yapmıştır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Dua, ibadetin aslı ve özüdür. Allah katında duadan makbul bir şey yoktur. Dua 70 türlü kazayı önler. Ömrün bereketini artırır.) [Tirmizi]
(Dua eden, üç şeyden hali değildir: Ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür, Yahut ahirette mükafatını bulur.) [Deylemi]
(Rabbiniz, elbette haya ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp bir şey istedikleri zaman, onların ellerini boş çevirmekten haya eder.) [Ebu Davud]
(Dua, müminin silahıdır.) [İbni Ebiddünya]
(Allahü teâlâ dua etmeyene gazap eder.) [İbni Mace]
(Dua belayı önler.) [Deylemi]
Duanın yapılması mukadderata bağlıdır. Takdirde dua varsa elbette yapılır. Duanın belayı önlemesi kaza ve kaderdendir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan dua, o bela gelirken korur.) [Şir’a]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Dua, kazayı, belayı defeder. Hadis-i şerifte (Kaza, ancak ve yalnız dua ile durdurulur) buyuruldu. (Tirmizi)
Allahü teâlâ, dua edenleri, sıhhat ve selamet isteyenleri sever. Dua edip de duası kabul edilmeyenlere, kıyamet günü Allahü teâlâ, (Bu senin falan zamanda ettiğin duadır. O duanın yerine sana şu sevapları veriyorum) buyuracak, o kadar çok sevap verecek ki, o kimse, (Keşke dünyada hiç bir duam kabul olmasaydı da, bugün onların karşılıklarını görseydim) diyecektir. (T. Gafilin)
Duaya inanmayan kimseler, acaba Allah’a inanıyorlar mı? İnanmıyorlarsa, dua konusunda bir şey söylemek uygun olmaz. Eğer Allah’a inanıyorlarsa, duanın önemine de inanmaları gerekir. Çünkü Kur'an-ı kerimde, Allahü teâlâ, (Dua edin, kabul edeyim) buyuruyor. (Mümin 60)
Şartlarına uygun edilen dua, kabul olur. Dua ile çok şeyler olur. Meşhur bir menkıbeyi bildirelim! Horasanda hırsızlardan birkaçı kaçar. Hiratlı bir demirci, gece evine dönerken, zaptiyelerce yakınında yakalanan hırsızlarla beraber tutuklanarak hapsedilir. Demirci, zindanda namaz kılıp, (Ya Rabbi, bu işte suçum olmadığını, ancak sen bilirsin. Beni buradan, ancak sen kurtarırsın) diye dua eder. Adil bir vali olan Abdullah bin Tahir, o gece bir rüya görür. Kuvvetli dört kimsenin, tahtını, tersine çevirirken uyanır. Hemen abdest alıp, iki rekat namaz kılar. Tekrar uyur. Yine o dört kişi, tahtını yıkmak üzere iken uyanır. Kendisinde, bir mazlumun ahı bulunduğunu anlar, zindan müdürünü çağırtıp der ki: - Zindanda bir mazlum mu var? - Bilmem ama, biri, dua edip gözyaşı döküyor.
Dua eden mahkumu çağırıp halini sorunca mesele anlaşılır. Vali, özür dileyip der ki: - Şu parayı al ve herhangi bir arzun, bir işin olunca da bana gel.
Demirci, minnetsiz konuşur: - Hakkımı helal ettim, ancak ihtiyacımı görmek için gelmem. - Niçin? - Benim gibi bir fakir için, senin gibi bir sultanın tahtını birkaç defa tersine çeviren sahibimi bırakıp da, dileğimi başkasına arzetmem kulluğa yakışır mı?
Dua etmek dinin emrine uymak olur. Belanın gitmesi için başka sebeplere yapışmak da dinin emridir.
Dua iki türlüdür
İstenilen şeyin sebeplerine de yapışmak gerekir. Dua, iki türlüdür: 1- Lafzî dua: Allahü teâlâdan lafızla yani sözle istemektir. Bu duanın kabul olması için şartlar vardır. Bu şartlar, dua edenin Müslüman olması, ihlâs sahibi olması, namazlarına devam etmesi, fâsık olmaması yani açıkça haram işlememesi, üzerinde kul hakkı bulunmaması gibi hususlardır.
2- Fiilî dua: İstenilen şeyin sebebine yapışmaktır. Allahü teâlâ, her şeyi, bir sebeple yaratmaktadır. Allahü teâlâdan bir şey isteyenin, bu şeyin yaratılmasına sebep olan şeyi yapması lazımdır. Mesela, bir yeri ağrıyanın, ağrı kesici bir ilaç kullanması lazımdır. Bu ilacı kullanması, fiilî dua etmek olur. Fiilî duanın kabul olması için, sebebin tesirinin kesin olması, iyi bilinmesi lazımdır.
Müslümanın, iyi ve caiz olan şeylerin sebeplerini bilip, dua için, bu sebepleri yapması lazımdır. Bu sebepler yapılınca, Allahü teâlâ, istenilen şeyi yaratır; çünkü sebepleri yapılan şeyi yaratması âdetidir. Aç olanın bir şey yemesi, fiilî sebebe yapışmak, fiilî dua etmek olur. (Ey Oğul İlmihali) | |
| | | | DUA NIN DİNDEKİ ÖNEMİ. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |